Yengeç Sepeti Sendromu: “Ben başaramazsam, sen de başaramazsın”
- Ayşe Nur
- 25 Ağu 2022
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 9 Eyl 2022

Kumsalda yürüyen bir adam, avlanan balıkçıya yaklaştığında kova içerisindeki yakalanmış yengeçleri görür. Kovanın üstü açık ve kapağı yoktur. Bu durum onu şaşırtır, çünkü yengeçlerin kaçabileceğini düşünür. Balıkçıya sorduğunda “Evet, tek bir yengeç olsaydı, kesinlikle kaçardı. Ancak, pek çok yengeç varsa, biri kaçmaya çalıştığında diğerleri onu yakalar, kaçamayacağından emin olur, geri kalanlar da aynı kaderi yaşarlar.” yanıtını alır. Tek yengeç kapaksız kovadan rahatlıkla çıkabilirken yengeç sayısı arttıkça kaçış imkânsızlaşır. Çünkü birbirlerini yukarı itmek yerine, aşağı çekerek birbirlerini engellerler. Sonunda bu savaşı hiçbiri kazanamaz. Aslında bu olay, kovadaki yengeç metaforunun çıkış noktasıdır. Direnç bir yengeç dışarı çıkmaya başladığı her fırsatta tekrarlanır. Bunu gözlemleyen balıkçı kovayı kapaksız bırakabilir (Fettahlıoğlu ve Alkış Dedeoğlu, 2021). Bir yengeç her kaçmaya çalıştığında diğerlerinin onu kovaya geri çekeceği bilgisinden emin olarak. Peki yengeçler ile bizim alakamız nedir?
Aslında bu hepimizin aşina olduğu bir süreçtir. Çevremizdeki insanların en az bizim kadar başarılı olmamızı istemeleri düşüncesi harika olsa da bu durum düşündüğümüz gibi olmayabiliyor. Neden bir başkasının başarısına sevinemiyoruz? Bu yazımda, yengeç zihniyetine sahip bireyleri keşfetmek ve doğru insanlarla pozitif bir hayat çevrelemeyi keşfedeceğiz. Pekâlâ sizlerde hayatınızdaki yengeçlere göz atmaya ne dersiniz?
Bizler hiç kuşkusuz sosyal varlıklarız. Tam da bu sebeple çevremizdeki pek çok bireyle etkileşim halindeyiz. İş arkadaşlarımız, sınıf arkadaşlarımız, hocalarımız, ailemiz gibi. Yengeç sepeti sendromunu sadece düşmanlarımız, bizi sevmeyen ya da kıskanan bireyler tarafından yapıldığı algısı bu anlamda son derece sınırlı bir bakış açısı olacaktır. İş arkadaşlarımız, sınıf arkadaşlarımız ve ailemizde bu sendromunun bir parçası olabilirler. Bireylerle ilişkilerimiz vasıtasıyla benzer sosyal grupları, “kovaları”, paylaşırız. Kova, metaforun ortaya çıkmasındaki hikayedekine benzer şekilde yengeç-insan etkileşimleri bağlamında kullanılmış güçlü bir öğretim aracıdır. Hayatta hepimiz birçok kova içerisine tıkılırız. Kiminden çıkmayı becerebiliriz. Kiminden ise çıkamayabiliriz. Çünkü ortak grubu paylaştığımız bireyler bizi kendileri ile aynı kovada gördüklerinde ve kovadan çıkmaya çalıştığımızı fark ettikleri anda bizi aşağı çekmeye çalışabilirler. Çünkü senin o sürüden sivrilip kurtulmanı asla istemezler. Sürü asla kendisinden bağımsız olanı bünyesinde barındırmak istemez. İnsanlarla yengeçler arasında bir fark vardır ki, yengeçler hiçbir güdülenme olmaksızın bu davranışı sergilerler. Fakat yengeç zihniyetine sahip bireylerin en güçlü özelliği, kıskançlık, hırs ve kin ile güdülenmeleridir. Zihinsel bakış açıları tamamen “Ben başaramazsam, sen de başaramazsın” şeklindedir. Bu düşünce ile karşısındaki bireyi aşağı çekerken kendisini de tam tezat yüksekte görmeye çalışmaktadır. Bu zihniyeti benimsemiş bireyler başarılı olan birini hem fiziksel olarak hem de zihinsel olarak yıpratmaya çalışırlar. Yengeç zihniyetine sahip bireyler, çevresindeki birinin ilerlediğini gördükleri anda, bilinçli veya bilinç dışı süreçlerde başarıya giden bireyleri geride tutmak için çaba gösterirler. Başkalarının kendilerinden daha başarılı olacağı düşüncesi ile kendilerini besler ve tehdit altında hissettikleri ilk anda sizi aşağı çekmeye başlarlar. Buradaki asıl amaç karşısındakini aşağı çekerek kendi değersizliğini yansızlaştırmaktır. Tüm bu çabayı kendinden daha başarılı olabileceği korkusu ile gerçekleştirir. Farkında değildir ki tüm zamanını ve enerjisini asıl kaybeden olarak harcadığının. Bu zihniyete sahip kişiler her zaman belirgin değildir. Fark etmemiz, o kişiye bu zihniyette olabileceği düşüncesini yakıştırmamız çoğu zaman oldukça zor bir hal alabilmektedir (Aydın ve Oğuzhan, 2019; Fettahlıoğlu ve Alkış Dedeoğlu, 2021). Elbette ki herkes kovadaki yengeç gibi davranmıyor. Birçok insan senin iyi olmanı istiyor fakat onlardan daha iyi değil! Şu an bu yazımı okuyan birçoğunuz “Aaa gerçekten beni de aşağı çekiyorlar.” diye düşünebilirsiniz. Haklı olabilirsiniz. Fakat sadece bir kurban olarak kendinizi düşünmemelisiniz. Bu metaforun kurbanı olduğu kadar saldırganı konumunda da olabilirsiniz.
Bu davranışı sergileyen bireyler hayatımızın her evresinde olabilir. Hatta bu durum tam anlamıyla sinir bozucu bir hal alabilir. Ancak olumsuzluklara odaklanmak yerine, daha pozitif bir hayat için yapacağımız bazı müdahaleler vardır. Yengeç zihniyetinin üstesinden gelmenin ilk adımı, ancak ve ancak o kişi tarafından emilmemek ile olacaktır. Zamanınızın çoğunu birlikte geçirdiğiniz insanlara dikkat edin. Farkında olsak da olmasak da düşüncelerimiz, duygu durumumuz, davranışlarımız hatta karar verme biçimimiz zamanımızın çoğunu geçirdiğimiz bu kişilerden büyük ölçüde etkilenmektedir. Ünlü motivasyon konuşmacısı Jim Rohn der ki; “İnsan, en çok vakit geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır.” Bu bağlamda; çalışma arkadaşlarınız, yakınlarınız yengeç zihniyetine sahip kişiler olabilirler. Daha basitçe söylemek gerekirse, yengeç zihniyetine sahip bireyleri çevrenizden uzaklaştırmalısınız. Hatta bazen yalnız olmanın yengeçlerle birlikte olmaktan daha iyi olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Gerçekçi beklentileriniz olsun. Böyle yaptığınızda diğer insanların davranışlarından dolayı hayal kırıklığına uğrama olasılığınız düşüktür. Güvendiğiniz ve hayatınızı sizin gibi ilerletmeye çalışan, benzer düşüncelere sahip bir arkadaş grubu bulun ve bir takım oluşturun. Aynı gaye üzerinde çalışan insanlar için bu zihniyetin oluşması daha düşük olasılıklıdır. Doğru türden insanlar ile hayatınızı çevrelerseniz o kovadan birlikte çıkabilirsiniz. Daha iyi bir tırmanıcı olun. Hedeflerinize giden bu yolda kimseyi duymayın ve görmeyin. Odağınızı artırın. Becerilerinizi geliştirin. İlgilendiğiniz alanlara özgü sizden önce gelen insanların başarı öykülerini dinlemek onlardan alacağınız rehberlik eşliğinde sizde kendi başarınızı yaratabilirsiniz. Belki de en önemlisi sessizce başarmaktır. Yengeçler sizi fark etmezlerse, sizi aşağıya da çekemezler… Sessizce çalışmak ve gelişmek yengeç zihniyetli kişilerden gerçek bir korunma yollarından biridir diyebiliriz.
''Hayatınıza yön verecek olan kişi sizsiniz. Kiminle, ne kadar vakit geçireceğinizi iyi belirleyin. Maskelerin altında nelerin olduğunu mutlaka gözlemleyin belki de o kişi yengeç sepeti sendromunun bir parçasıdır. ''
Kaynakça ve İleri Okumalar:
Aydın, G.Z., Oğuzhan, G. (2019). The “crabs in a bucket” mentality in healthcare personnel: a phenomenological study. Hitit University Journal of Social Sciences Institute, 12(2), 618-630.
Fettahlıoğlu, Ö.O., Alkış Dedeoğlu A. (2021). Yengeç sepeti sendromu ve ölçek geliştirme çalışması. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 14(77), 1224-1235.
Comments