top of page

Yer ile Gök Arasında Bir Yerde, Ama Nerede?: Madde Bağımlılığı

Güncelleme tarihi: 9 Eyl 2022



Karşısında bir parça peynir olan bir fare düşünün. Ki bu fare, ona kurulmuş olan tuzaktan habersiz, hiçbir tehlike sezmeden peyniri ucundan ısırmaya başlıyor. Her ısırıkta peynirin lezzetine daha çok varıyor ve her ısırdığında tehlikeye biraz daha yaklaşıyor. Aradan çok fazla zaman geçmiyor ve tuzak kapanıyor. Fare hapsoluyor.


Hiç birimiz bir fare değiliz, muhakkak, fakat bu kısa öykü bize bağımlılığın nasıl geliştiğini gözlerimizin önüne seriyor ve daha net anlamamızı sağlıyor.


“Madde Bağımlılığı” çağımızın hiç tartışılmaz en ciddi problemidir. Aslında çağımızın vebası olarak tanımlamak da yanlış bir tabir olmayacaktır. Ülkemizde madde kullanım oranı son yıllarda hızla artarken, maddeye başlama yaşı ise korkutucu bir şekilde düşmektedir. Madde bağımlılığı, sadece madde kullanan bireyleri değil; ailelerini, çevresindeki insanları hatta toplumu ilgilendiren, karmaşık bir problemdir ve disiplinler arası ele alınması gereken zor bir süreçtir. Madde bağımlısı bireyler, yaşamlarını yer ile gök gibi en uçlarda yaşamaktadırlar. ”Ya Göklerde Ya Da Yerde Ama Nerede?” Maddenin vermiş olduğu o haz duygusu ile tüm dertlerinden arınmış olan birey tabiri caizse göklere havalanmaktadır. Dakikalar, saatler geçtikçe maddenin etkisinin azalması ile madde yoksunluğu yaşamaya başlar ve o an yerin en dibindeymiş gibidir. Tıpkı halatı bol bırakılmış vapurun iskelesi gibi bomboş… Bunu söylemişken lisans öğrencisi iken Psikiyatri stajımı tamamlamak üzereyken bir madde bağımlısı hasta ile yakından ilgilenmiştim. Kliniğin o koridorlarında o kadar çok şey konuşulmuştu ama aklımdan çıkmayan tek bir söz: “Uçuyorum sandım düşeceğimi bilmedim meğer gerçekten düşüyormuşum!”


Sigara, alkol, esrar, eroin, kokain, LSD, bonzai, ekstazy… Hepsi birer bağımlılık yapıcı maddedir. Her türlü bağımlılığın bir tür obsesyon(takıntı) olduğunu söylemek istiyorum. Bağımlılıktan doğan obsesyonu yatıştırmak için yapılan her türlü eylem ise kompülsif eylemlerdir. Bundan dolayı her bireyi aynı zamanda obsesif-kompülsif bir birey olarak görmenin yanlış olmayacağını düşünüyorum. Madde bağımlılığında bağımlı bireylerin madde kullanımı ile birlikte beyninde yoğun bir şekilde dopamin ve endorfin salgılanır. Yoksunluk döneminde ise bu maddelerin miktarları azalır. İnsan beyni öyle bir yapıdır ki daha önce deneyimlediği hazzı tekrar hissetme ve yaşama eğilimi gösterir. Buna ufak bir örnek verebiliriz; çayın ya da kahvenin yanında sigara içmek aynı zamanda maç izlemek gibi. Bu hedoniye(zevk) yönelen beyinde, dopamin ve endorfin maksimum seviyede olur. Madde yoksunluğunun başladığı an da ise yoğun bir anksiyete, maddeye tekrar erişmek ve kullanmak gibi obsesif düşünceler ve bunun devamında erişmek yani madde temini ile kompülsif eylemi sergilemiş olacaktır.


Bağımlılık bir döngüdür. Bir merakla, eğlence veyahut da arkadaş ortamında başlayan bu çark, sonu gelmeyen bir kısır döngüyü de beraberinde getirir. Ama bağımlılık tedavisi mümkün olan bir durumdur.


PEKİ, SİZ BU ÇARKIN NERESİNDESİNİZ?

Gazetelerde, haberlerde hatta sosyal medya da sıkça madde kullanan bireylerin, başarısızlıklarını ve hatta yaşamlarının nasıl sona erdiğini görmekteyiz, okumaktayız. Oysa madalyonun görünmeyen öteki yüzünde ise kendine tertemiz bir hayat kurmaya çalışan, sessiz bir kalabalık daha vardır. Toplumun ve madde kullananların farkındalığını artıracağına inandığım bu yazımda, sizleri de bu sessiz kalabalığın içine dâhil etmek istiyorum.


MADDE KULLANAN KİŞİLER NASIL ANLAŞILIR?

Birey, odasında daha fazla kalmayı tercih eder. Evde bazen neşeli iken, bazen de aşırı öfkeli görünümdedirler. Bu süreçte arkadaş ortamı değişir. Daha fazla para harcamaya başlar. Okula devamlılığı azalır bu da okuldaki başarısını kötü yönde etkiler. Tüm bunların yanı sıra oldukça sağlıksız görünüşe sahiptir. Bireye baktığımızda bunu çok net anlayabiliriz. Kullanılan maddeye göre vücudunda iğne izleri, morarmış veya iltihaplanmış bölgeler bulunur. Birey bunları saklamak içinde mevsim fark etmeksizin uzun kollu kıyafetler giymeyi tercih eder ve sürekli gizleme davranışları sergiler. Maddeye gereksinimi yaklaştıkça, gözler sulanır, burun akar, kaşınır ve gözbebekleri normalden daha büyüktür. Bunun yanında bu dönemde daha huzursuz ve telaşlı hatta olduğundan daha gergin görünürler. Madde bağımlılığı olan kişilerde genellikle bağımlılık belirtileri erken dönemde henüz oluşmayabilir. Dolayısıyla belirtiler oluşmadan bireyleri takip etmek ve gerekli tedbirleri almak çok önemlidir. Unutmayalım ki madde bağımlılığında erken tedavi hayat kurtarır.


Tüm bu bahsi geçenlerden de anlaşılacağı üzere gerçekten uzun ve meşakkatli bir yoldur. İşte tam da bu nedenle, bağımlılıkla karşı karşıya olan birine ulaşmak bu kadar önemli, ama aynı zamanda bir o kadar da zor diyebilirim. Birçoğumuzun öğrendiğimizde neler yapacağımızı hatta nereden başlayacağımız hakkında hiçbir fikri yok ve eğer bağımlı kişi bize yakınsa en zor olan kısım buradadır. Hem çok kızıyor hem de çok üzülüyor olabilir hatta muhtemelen bizi inciten şeyler de yapmışlardır. Bağımlı bireyleri etiketlemek, damgalamak hiç hoş olmayacaktır. Bilinmeyen bir gerçek de şu ki o bireyler toplum tarafından hep dışlanan, kötü bakılan, göz göze gelmek istenilmeyen, yolda kötü halde görülse bile yol değiştirilen, bireylerdir. Fakat bu algıyı değiştirmemiz gerekliliğine inanıyorum. Şuan bu yazıyı okuyan kişi, bir düşünüp duygudaşlık kurmanı istiyorum. Sen neler düşünürdün? Neler yapardın veya yapmazdın?


Bağımlı olan bireyler de bu toplumun bir parçasıdır. Bu bireylerinde tertemiz bir yaşam hakkı vardır. Bilerek veya bilmeyerek bu yoldalar. O bireyleri dışlamalı mı yoksa güzel etkili destek ile topluma kazandırmak mı daha iyi bir fikir? Bu bireyler bizim çok sevdiğimiz insanlar da olabilir, olmayabilir de ama sevdiğimiz birisi ya da tanımadığımız birisi fark etmiyor o kişilere ulaşmamız gerekiyor.


PEKİ, ONLARA NASIL ULAŞACAĞIZ

Öncelikle, her psikiyatrik rahatsızlıkta olduğu gibi bununda bir rahatsızlık olduğunun bilincinde olmalıyız. O kişilerinde bizlerden biri olduğunu unutmayalım. Madde kullanım bozukluğu olan birinin yaşadığı en yaygın duygulardan biri utançtır. Yaptıklarının incitici olduğunu biliyorlar. Arkadaşların ve ailelerinin onlara eskisinden daha farklı baktıklarını, sevilmediklerini hatta kendilerinin değersiz olduklarını hissedebilirler. Onlara ulaşmak için ilk adım “yargılamaktan kaçınmaktır”. Bağımlılıkla karşı karşıya olan bireyler, kendilerini inanılmaz derecede yalnız ve yalıtılmış hissedebilirler. Etraflarındaki insanlara değil de maddeye bağlandıklarının bilincindedirler. Bu nedenle, bağımlı birisine ulaşırken yapabileceğiniz en önemli şeylerden biri, onun yanında olduğunuza dair “güvence sağlamaktır”. Bağımlı birey, tedavi görürken bağımlılığının tekrar nüksetmesi durumunda terk edilmekten korkabilir bu oldukça normaldir. Ancak unutulmaması gereken bir diğer nokta da şu ki nüks, iyileşmenin bir parçasıdır. Madde kullanımı ile karşı karşıya olan birine ulaşırken, iyileşme yolunda tekrar madde kullanımına başlasalar bile, onu desteklemeye devam edeceğinizi belirtmek inanılmaz derecede güçlü hissetmelerini sağlayacaktır. Sevilen birinin veya aileden birisinin madde kullanımıyla başa çıkmak zorlu ve karmaşık bir süreçtir. İnişler ve çıkışlar, beklenmedik durumlar ve ambivalan birçok duygularla doludur. Tüm bunlara rağmen, bu bireyler ile derin bir şekilde bağlantı kurmak için de inanılmaz bir fırsattır. Kriz bu aşamada bir fırsata çevrilebilir.


ANLADIKTAN SONRAKİ AŞAMA NE OLMALIDIR?

Anladıktan sonraki ilk aşama bir uzman Ruh Sağlığı ve Psikiyatri hekimine başvurmaktır. Bunun yanında AMATEM’lere(Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezleri) de ücretsiz bir şekilde başvurabilirsiniz. Birey maddenin etkisi altında ise onunla konuşmak fayda sağlamayacaktır. En başında da dediğim gibi zor ve karmaşık bir süreç kendinizi hazır ve en güçlü hissettiğiniz an bireyle konuşun. Oldukça açık ve samimi bir dil ile konuşmanızı sürdürün. Her ne kadar zor bir durum olsa da karşımızdaki bireyi anlamaya onun yerine kendinizi koymaya çalışın ve bir uzmandan yardım alması için ikna edin. Bunları yapın derken burada yapılmaması gerekenlerde oldukça önemli bir çizgidir.


NELER YAPILMAMALIDIR?

Öğrenilen o ilk an, inanması ve kabullenmesi zor bir durumdur. Ama kabullenmeme, durumu inkâr etme durumu sizi ve süreci daha zor bir noktaya getirecektir. Aile üyelerini ve kendinizi suçlamayın. Bizim yüzümüzden oldu ile başlayan cümlelerden kaçınmak gereklidir. Aynı zamanda bireye karşı kin veya öfke beslemek, bireye bunu hissettirmek de hem tedaviye başlama noktasında hem de devamlılığını daha güçleştirir. Çünkü bu tarz geribildirimlerin o an için bir önemi yoktur. Daha elzem olanı bireydir ve bir an önce vakit kaybetmeden harekete geçme gerekliliği vardır. Bu nedenle bağımlılıkta erken tedavi hayat kurtarır.


'' Madde kullanımını bırakmak uzun bir yolculuktur. Unutmayalım en uzun yolculuklar bile küçük bir adımla başlar. ''


Kaynakça ve İleri Okumalar:

  1. Bayram, M. (2013). İnsan hakları açısından madde bağımlılığın değerlendirilmesi / Human ri̇ghts for drug addi̇cati̇on (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

  2. Çam O. Engin E. (2014), Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Bakım Sanatı, İstanbul: Tıp Kitabevi.

  3. Gökler R. Koçak R. (2008), Uyuşturucu ve Madde Bağımlılığı. Sosyal Bilimler Dergisi. 1, 89-104.

  4. Towsend M.C. (2016), Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliğinin Temelleri Kanıta Dayalı Uygulama Bakım Kavramları, Ankara: Akademisyen Tıp Kitabevi.

Commentaires


Yazı: Blog2_Post

Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

©2021, Psikiyatri.com tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page